Hoşgeldiniz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


HOŞGELDİNİZ
 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
» 1.Sezon 13.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:30 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 12.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:29 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 10. ve 11. Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:27 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 9.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:24 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 8.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:21 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 7.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:21 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 6.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:19 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 5.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:19 pm tarafından Admin

» 1.Sezon 4.Bölüm TR DUBLAJ
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPtsi Haz. 14, 2010 6:17 pm tarafından Admin

En iyi yollayıcılar
OnuRBeRK
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
Admin
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
ßuSRa
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
asram
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
asii25
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
__KiLLiNg__
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
zeynep20
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
dLss
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
by_pesimist
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 
chileqly rocco
A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_lcapA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_voting_barA'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 I_vote_rcap 

A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar !

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
Yazar Mesaj
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:20 pm


KAS GEVSETME YONTEMLERI


İnsanlar bazen, strese karşı çeşitli kaslarını kullanarak adeta bir
tepki meydana getirirler. Bu bir gerilim alışkanlığıdır. Kas
gerilmesinden kaynaklanan ağrılarla başa çıkabilmek için bazı kas
gevşetme yöntemleri geliştirilmiştir.

Bu yöntemler özellikle gerilimden kaynaklanan baş ağrıları ile sırt
ağrılarının tedavisinde başarıyla uygulanabilmektedir. Özellikle yorucu
geçen bir günden sonra "acaba ne zaman başım ağrımaya başlayacak?" diye
düşünürüz. Disiplin ve gerekli yöntemlerin uygulanmasıyla bu bir
gerilimden başka gerilime geçen fasit daireyi kırabiliriz. Gevşeme
kursları, yoga, yürüyüş yapmak, jogging insanların kendi kendilerine
yardım etme yöntemlerinden bazılarıdır. Birçok kişi için uygulanan
gevşeme yöntemleri stres atmada başarılı olmuştur. Yöntemler çeşitlidir
ve size yardımcı olacak kasetler, kitaplar ve video bantları vardır. Ne
kadar çok pratik yaparsanız, stresle başa çıkmakta o denli başarılı
olursunuz. Eğer kendinizi tedirgin hissediyorsanız, rahat bir koltuğa
oturun veya bir yere uzanın. Gözlerinizi kapatın. Derin ve yavaş yavaş
nefes almaya çalışın. Süre boyunca derin ve ritmik olarak nefes alıp,
verin. Nefes alırken mide ve göğsünüzün hava ile şişmesine gayret edin.
Nefes verirken ise, bu organlarınızı boşaltın. Nefes alıp verme
arasında bir-iki saniye için nefesinizi tutun. Biraz çalıştıktan sonra
göreceksiniz ki, stresli durumlarda kullanacağınız bu yöntem
rahatlamanızı sağlayacaktır. şimdi de ayak parmaklarınızın kaslarını
iyice gerin ve yere sıkıca basın ayağınızdaki ve ayak parmaklarınızdaki
gerilimi hissedin. Sıkışmanın nerede olduğuna dikkat edin. Kasları
gergin tutarak 20 saniye kadar öyle kalın. Sonra kasları ve ayakları
gevşetin. Gerilimin kaslarınızı terk edip gittiğini hissedin.
Ayaklarınızın giderek gevşediğini ve ağır bastığını hissedin.

Gerilim sizi terk ettikçe ayaklarınızda bu sıcaklığın dolaştığını
göreceksiniz. İçinizden "sakinleş" ve "rahatla" sözcüklerini
tekrarlayın. Başka tüm düşüncelerden arının. Kendinizi giderek daha
serbest bırakın. Ayak ve ayak parmaklarınız iyice gevşeyince, aşağı
yukarı 30 saniye sonra, başka bir kas kümesi ile aynı yöntemi
tekrarlayın: Ayak bilekleri, baldırlar, kalça, mide, yumruk, kollar ve
omuzlar için aynını yapın. Acele etmeyin. Başınızı bir yastığa
bastırarak, boyun kaslarınızı gevşetin. Tüm vücudunuz gevşeyince,
gözlerinizi yumup, kendinizi ne kadar ağır hissettiğinizi düşünün. Bu
ağırlığı üzerinde bulunduğunuz yüzeye bastırın. Derin derin nefes
alırken kendi kendinize çok dinlenmiş olduğunuzu üst üste tekrarlayın.
Üçe kadar sayın ve gözlerinizi açın.

Bazı kişiler gün ışığının ya da idman yapmanın krizleri harekete geçirdiğini söylemektedirler.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:21 pm


KATARAKT


Normal göz mercekleri saydamdır. Göz merceklerinin dumanlanmasına
katarakt adı verilir. Normalde siyah olan gözbebeğinin grimsi beyaz ya
da dumanlı bir görünüm a1dığı katarakt doğma1ık ve sonradan kazanılan
katarakt olmak üzere ikiye ayrılır. Sonradan kazanılan kataraktların
nedenleri yaralanmalara, ışın zedelenmelerine (aşırı sıcak, röntgen
ışınları, şimşek, kaynak ışığı) ya da göz merceklerinin yetersiz
beslenmelerine (yaşlılık, şeker hasta1ığı) bağlanabilir.

Belirtileri:

Yaşlılıkta gözbebeğinin hafif bulanık olması normaldir. Görme
güçlükleri başladığı andan itibaren katarakttan söz edilir. Yaşlılık
kataraktı yanlardan başlayarak gözbebeği bölgesinde ilerlemeye başlar
ve bulanıklık giderek artarken, buna bağ1ı olarak görme yeteneği de
azalır. Sonunda bulanıklık bulut şeklini alır ve bütün göz merceğini
kaplar. Bu durumda hasta açık ve koyu ayrımını yapamaz.

Seyri:

Kataraktın ilerlemesi hastanın yaşına bağ1ıdır. Has ta1ığın son evresi
birkaç yıl durumunu korur. Fakat zamanla çözülme ve göz merceğinin
kenarlarında sıvılaşma görülür.

Tedavi:

İlaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınamamaktadır. Bunun için yalnız
ameliyat yöntemine başvurulmaktadır. Mercek, mercek kapsülünün
yırtılmasından sonra çıkartılır. Eğer mercek parçaları kalırsa
kataraktın tekrarlama olası1ığı vardır ve ikinci bir ameliyatı
gerektirir. Ameliyattan altı hafta sonra katarakt göz1üğüy1e gerekli
keskin görüş yeniden sağ1anabilir.


KATARAKT KAHVERENGI GOZLULERDE DAHA xxx GORULUYOR


Kahverengi gözlülerde katarakt olma riskinin daha fazla olduğu bildirildi.

Sydney Üniversitesinden Christine Younan ve ekibinin yaptığı
araştırmada, kahverengi gözlülerin katarakt olma risklerinin mavi ve
yeşil gözlülere oranla yüzde 80 fazla olduğu saptandı. American Journal
of Ophthalmologyde yayımlanan araştırmada, 49 yaş ve üstündeki 3 bin
654 kişinin göz sağlığı incelendi.

Beş yıl sonra, bu kişilerden hayatta olanların 2 bin 335 inde katarakt
olup olmadığına bakıldı. Araştırmanın yapıldığı 5 sene içinde,
kahverengi gözlülerde katarakt oluşması olasılığının mavi ve yeşil
gözlülere oranla çok daha yüksek olduğu belirlenirken, kahverengi
gözlülerin ameliyat olma gereğinin de 2.5 kat yüksek olduğu saptandı.

Araştırmacılar, göz rengiyle katarakt arasındaki bağlantının biyolojik
açıklamasının yapılması için araştırmaya ihtiyaç olduğunu hatırlattılar




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:22 pm


KIL DÖNMESİ


Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu ve nadiren göbekte cilt altına
geçip yara, abse ve fistül oluşturmasıdır. Kıl dönmesi, yani DERMOİD
KİST veya PİLONİDAL SİNÜS, cilt altı kıl yuvası demektir. Sırt ve
baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasında, kıllı
ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi
deliklerinden vida gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine
hissettirmeden girmesi, labirentler açması, peşinden labirentlere giren
bakterin de katkısı ile etrafı iltihaplandırması; cerahatlı veya kanlı,
pis kokulu akıntılar ve abseler oluşturmasıdır. Sert büro koltuklarında
ve bilgisayar başında, özellikle kaykılık pozisyonda uzun süre
oturanlarda veya uzun süre jip sürenlerde veya uzun süre otobüs
yolculukları yapanlarda daha sık olur. Kıl dönmesi 16 ila 30 yaş arası
kıllı ve gürbüz, genç erkeklerde, nadiren de genç bayanlarda oluşur.
Oluş şekline gelince; kıllar yılan derisindeki gibi yivli veya pullu
olup, dar ve sıkışık veya sürtünmeli ortamlarda kıpırdandıkça tek yönde
ilerler. Saç telini iki parmak ile tutup hafifçe oğuşturunca bu
hareketi açıkça görmek mümkündür. Benzer şekilde iki kaba et arasındaki
herhangi bir serbest kıl, sürtünme, itelenme ve dönme mekaniği ile
oluğun dibine doğru hareket eder. Hiperkeratoz ve aşırı terleme nedeni
ile genişlemiş bir ter bezi ağzından deri içine girebilir, peşinden
başka bir kıl geçebilir. Giderek bu minik ağız, kılların minik
zorlaması ile genişler, deri hücreleri ter bezinin ve deliğin içine
doğru yürür ve deliklerin iç yüzeyi cilt epiteli ile döşenerek minik
bir tünel oluşur ve peşpeşe kılların buraya girmesi kolaylaşır. Uzun
saç kılları bile girebilir. Bazan bir kaç kıl girdikten sonra tünel
girişi iyileşip kapanabilir. Ama tünel içindeki kılların ve
bakterilerin cilt altında derinlere doğru ilerlemesi ve iltihaplanmalar
devam eder. Günün birinde mutlaka abseleşme ve fistülleşme olur. Fistül
ağızlarının % 78 i oluğun sol kenarında ve % 82 si kıl giriş
deliklerinin yukarı tarafında yer alır.


Kıl dönmesinde Kuyruk Sokumu Neden Tercih Nedeni?


Kuyruk sokumunu tercih nedeninde


1. teori; sırttan dökülen kılların kaba etler nedeni ile oluşan derin
olukta birikmesi; iki kaba etin birbirine veya oturulan zemine veya
sert ve dar giysilere sürtünmesi ile kılların yürüyebilmesi; kapalı
ortam nedeni ile oluktaki cildin incelmesi ve kolay delinip tahriş
olması ve sert kuyruk kemiğinin baskısı nedeni kılların daha da kolay
ilerlemesidir.


2. teori; insan vücuduna ana rahmindeyken cilt elbisesi, pelerin
şeklinde yukardan aşağıya giydirilir; cilt pelerinin fermuarı gibi
kuyruk sokumunda kapatılır. Kapanma sırasında bir kısım cilt dokusu kıl
olarak altta kalabilir. Kıllanma yaşına gelince bu bölgede kıllar
büyüyerek dermoid kist oluşturabilirler. Kıl dönmesinin bir başka
görüldüğü yer göbek çukurudur. Göbek çukuru derin ve kişi kıllı ise
akıntı ve apse olabilir. Buraya da kıllar yürüyerek pis kokulu
akıntılar, hatta nadiren, göbek etrafında veya karın içinde abse ve
fistüller oluşturabilir.


Kıl Dönmesinin Belirtileri Nelerdir?


Kuyruk sokumunda veya anüsün arka yukarı tarafında az hassas küçük
şişlikler kaşıntı, akıntı veya akıntısız , kıllı, kılsız, milimetrik
delikler ve bazan de abse oluşmasıdır. Muayene ve tetkiklerde içi
iltihabi granülasyon dokusu ve kıl dolu kese ve fisütller ve olayı çepe
çevre sınırlayan ve kılların daha derinlere gitmesini önemli ölçüde
önleyen kalın fibrotik kılıf görülür. Abselerin hacmi 1 cc den 100 cc
ye kadar değişir ve kendini lokal ısı ve ağrı, sistemik ateş ve
halsizlik ile belli eder.


Kıl Dönmesi Doğuştan Olabilir Mi?


Son yıllardaki araştırmalar, 16 yıllık tecrübemiz ve histopatolojik
incelemeler hastalığın doğuştan değil sonradan kazanıldığını
göstermektedir. Tedavi ve takiplerini yaptığımız 1000 den fazla
hastanın hiç birinde kıl ve iltihabi tahriş ile oluşan granülasyon
dokusu dışında farklı dokuya örneğin kıl ve ter üreten follikül ve ter
bezlerine, müstakil deri dokusuna rastlanmamıştır. Bu bulgular
hastalığın doğuştan olmadığını gösterir. Ancak kuyruk sokumunda,
doğuştan kalan çukur ve delikler varsa bunlar kıllanma dönemi gelince
az da olsa risk teşkil eder.


Tedavi Edilmezse Ne Gibi Sorunlar Gelişebilir?


Kuyruk sokumunda abse ve akıntılar eksik olmaz. İkide bir ağrılı
abseler nüks eder. Hastalık sağa sola genişler, bölge köstebek yuvasına
dönüşür. Yani; dermal epitel denilen deri hücreleri, kılları peşinden
kıl kesesinin ve deliklerin içine girip yeni yeni tüneller veya
labirentler oluşturur; daha çok yatay, nadiren dikey yönde, çok yönlü
olarak deri dokusu içinde ilerler. Labirentler içine giren kıl sayısı
da, tahriş de artar; hastalık durmadan genişler, pek çok delikten zuhur
eden pis kokulu akıntılar dayanılmaz olur. Yıllarca süren kronik,
iltihabi akıntılar, nihayette, epidermoid kanser geliştirebilir. Veya
hastalık, nadiren de olsa derinleşerek kalın bağırsak, rektum ve mesane
içine ilerleyebilir, hatta mesane kanserine dahi yol açabilir. Haliyle
bu durumda tedavi zorlaşır ve olaya multidisipliner yaklaşmak gerekir.


Kıl Dönmesi Nasıl Tedavi Edilir?


Bu güne değin fazla uygulanmış olan tedavi şekli cerrahidir. Cerrahi
tedavi şeklileri çoktur ve hemen hepsinde sağlam çevre doku ile
birlikte hastalıklı dokular genişçe çıkarılır, yara açık bırakılarak
aylar süren pansuman ile kapanbası beklenir. Ya da yara çeşitli
tekniklerle kapatılır. Kapalı yöntemlerden Limberg in tarif ettiği,
derin olduğu düzleyici flep rotasyonu, en radikal yöntemdir. Ancak 2 -
3 günü hastanede olmak üzere 5 ila 10 gün yatak istirahati, iki gün
süreli hemovak dren geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi on gün yüz
üstü yatılması ve üzerine oturulmaması, bir hafta su değdirilmemesi ve
operasyon sırasında en ufak bir kıvrım gamze veya oluk bırakılmaması
gerekir. Değilse nüks riski %10 u bulur. Bu nedenle alternatif yöntem
araştırmaları devam etmiş ve Fenol ile oldukça etkili tedaviler
yapılmıştır.


KIL DÖNMESİNDE ALTERNATİF TEDAVİ: GÜMÜŞ NİTRAT ve FENOL


Kıl dönmesinde alternatif tedavi olarak tarafımızdan geliştirilen
sklerotik ve litik bir kimyasal ajan olan fenol ve ondan daha güçlü
olan gümüş nitrat uygulamalarımız klasik cerrahi yöntemlere göre çok
daha etkili olmuştur. Bu yöntemde eritilen gümüş nitrat aynen veya
fenol, fistül ağızlarından veya foliküllerden içeriye verilir. Kılların
yuvalandığı piyojenik granülasyon dokuları ve diğer patalojik dokular;
ilaç etkisi ile hızla erir ve gri bulamaç halinde dışarıya akar. Mikro
enstrümantasyonla labirentler ve fistüllerin içi temizlenir. Fistül
girişleri gerekirse eksize edilir ve tekrar kıl girmemesi için sütüre
edilir. Bu işlemler 15 dakikada tamamlanır. Hastalığın çok ilerlediği
bazı hastalarda gerekirse labirentler kısmen veya tamamen açılır,
kılların ilerde sorun çıkartabileceği gamzemsi çukurluklar ve kıvrımlar
varsa küçük plastik ve estetik müdahale ile düzeltilir. Ama eskiden
beri mevcut ve pilonidal sinüs oluşturmamış geniş çukurlara müdahale
tavsiye edilmez. İşlem bitince labirentler antibiyotikli pomatla
doldurulur ve hasta evine gönderilir. Günlük pansuman ve temizlik ve 1
hafta sonunda kontrole gelmesi öğütlenir. İyi kürete edilmiş
labirentler genellile 1 haftada iyileşir. Ancak tavanı açılmış
labirentelerin ve sinüslerin tamamen kapanması pansuman yardımı ile 2
ila 3 haftayı bulur. Bu sürenin illa da kısaltılması isteniyorsa,
fistüllerin fibrotik duvarları, lokal anestezi altında, kürete veya
eksize edildikten sonra sütüre edilir. Bu durumda işlem süresi 30
dakikayı bulur.


Alternatif Tedavide Tam Başarı Şansı Nedir?


Her işte olduğu gibi başarı, dataylarda gizlidir. İşin püf noktalarını
iyi bilmek, titizlik yakın ilgi, hasta ve hekim işbirliği başarıyı
belirleyen başlıca faktörlerdir. Sadece labirentleri kıldan arındırmak
yetmez. Yeni kıl girişimlerine yol açacak mikro girişleri, en küçük
şüphe arzeden gamzeleri potansiyel çukurları gidermek şarttır.
Kurallara uyulursa, başarı tamdır.


Nüks İhtimali Nedir?


Kıl dönmesinin alternatif tedavisinde, kurallara uyulduğu takdirde,
nüks (tekrarlama) ihtimali sadece % 3 - 5 tir. Sebebi de gözden
kaçabilecek bazı mikroskobik kıl girişlerinin kalabilmesi veya hijyenik
bakım kusuru sonucu oluşabilecek yeni kıl giriş delikleridir. Çaresi
dikkat ve hijyenik bakımdır. Nüks halinde metodu değiştirmeye gerek
yoktur. Hatta verilen eğitim sayesinde henüz başlangıç halinde iken
yakalanacağı için çözüm daha basit ve sonuç kesindir.


Nüksü Önlemek için Hastanın Uyması Gereken Kurallar ve Hijyenik Bakım Nedir?


Hijyenik bakım, ince sıhhi temizlik demektir; şöyle ki; 1 - Hekimin
önerdiği şekilde, hastalar temizlik ve pansumanlara riayet etmeli. Yara
veya kıl giriş delikleri iyileştikten sonra, kuyruk sokumu oluğu hergün
taharetlenirken yıkanıp silinerek boşta gezen kıllar temizlenmeli. 2 -
Kuyruk sokumu sabah akşam giyinirken el ile 3 - 5 saniye fırçalanıp
kıl, hav, yün ne varsa uzaklaştırılmalı 3 - Çok kıllı olanlar, 30
yaşına kadar kuyruk sokumu oluğunu, haftada bir kez kıl dökücü krem ile
veya cımbızla temizlemeli, kaba etlerini genişçe traş ettirmeli. Otuz
yaşından sonra, kuyruk sokumu cildi nispeten daha az terler ve kurur,
giderek sertleşip kalınlaşır ve delinme riski kalkar. İster ameliyatla
ister ilaçla tedavi olsun tedavi sonrası hijyenik bakım tedavisinin
uzun süreli başarı şansını doğrudan etkiler.


Alternatif Tedavilerin Yan Etkileri Nelerdir?


Fenol ve gümüş nitrat; labirent dışında kaçırılmadığı sürece hiç bir
yan etki oluşturmaz. Kaçırıldığında birkaç gün içinde aynı yerde
enflamasyon, ağrı ve akıntı yaparsa da tedavisi lokal anestezi altında
debridmanla sağlanır. İlaç hiç bir zaman damar içine verilmediği için
sistemik etki oluşturmaz; dokulardan damar içine geçiş veya emilim
olmaz; harici yan etki olmaz.


Kıl Dönmesinde Alternatif Tedavinin Avantajları Nelerdir?


1- Narkoz, yani genel anestezi gerektirmeyen, az invaziv, konservatif ve pratik bir küçük operasyondur.


2- Hastanede veya evde yatmayı veya istirahati; tahlil ve tetkik gibi
bir ön hazırlık gerektirmeyen, günübirlik uygulanabilen bir tedavidir.


3- Nüks ihtimali çok düşük olup nüksetse bile aynı yöntemle, hem de çok
daha kolay bir şekilde tedavisi kesinliğe kavuşturulabilir.


4- Müdahale iz bırakmaz ve çok iyi estetik sağlar, anatomi bozulmaz.


5- Hastaların bu alternatif müdahale için hekime, yarımşar saatten
birer gün arayla 2 veya 3 kez uğraması yeterlidir; işten ve yolculuktan
alıkoymaz.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:23 pm


KIZAMIK, KABAKULAK, KIZAMIKCIK


(MMR)


Kızamık
Kızamık, ates, döküntü, nezle, öksürük ile gözlerde agrı ve kızarıklıga
neden olan ciddi ve çok bulasıcı bir viral hastalıktır. Kızamık bazen,
zatürree gibi tehlikeli komplikasyonlara neden olabilir. Hastalıga
yakalanan 2000 çocuktan yaklasık bir tanesinde beyin iltihabı
görülmektedir. Bu sekilde etkilenen her on çocuktan birisi yasamını
kaybetmekte ve dördünün beyninde kalıcı hasar olusmaktadır.
Kızamık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir.
Çocuklarda, kızamık hastalıgından birkaç yıl sonra SSPE olarak
adlandırılan ender bir saglık sorunu ortaya çıkabilir. Hızlı bir
sekilde beyni tahrip eden SSPE, her zaman öldürücüdür.

Kabakulak
Kabakulak, ates, basagrısı ve tükürük bezlerinin iltihaplanmasına neden
olur. Bazen beyni çevreleyen zarda iltihaplanmaya yol açar. Ancak,
hastalıgın kalıcı yan etkileri ender olarak görülmektedir. Bu hastalık
ayrıca kalıcı sagırlıga da neden olabilir.
Kabakulak, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir.
Hastalıga yakalanan bes ergin ya da yetiskin erkekten yaklasık
birisinde erbezlerinde (testislerde) agrılı iltihap ve sislik
görülmektedir. Bu durumdaki erkekler genellikle tamamen iyilesmekte,
ancak bu komplikasyon ender olarak kısırlıga yol açabilmektedir.

Kızamıkçık
Kızamıkçık, hafif bir çocukluk dönemi hastalıgıdır. Ancak, ergenlik
çagındaki gençleri ve yetiskinleri de etkileyebilir. Hastalık lenf
bezlerinde sisme, eklem agrısı ile yüzde ve boyunda iki üç gün süren
döküntüye neden olur. Hasta her zaman hızla ve tam olarak iyilesir.
Kızamıkçık, hasta olan kisinin öksürme ve aksırması sırasında çıkan tükürük damlacıkları aracılıgıyla geçebilir.
Kızamıkçık, kadınların hamileliklerinin ilk 20 haftasında hastalıga
yakalanmaları durumunda çok tehlikelidir. Bu, bebekte ciddi olusum
bozukluklarına neden olabilir. Ísitme ve görme özürlülügü ile kalple
ilgili olusum bozuklukları ve zihinsel özürlülüge yolaçabilir.
Kızamıkçık çok bulasıcı bir hastalık olup, hamile kadınları ve
bebeklerini korumanın en uygun yolu, kadınların hamile kalmadan önce
ası olmalarını saglamak ve hastalıgın yayılmasını önlemek için tüm
çocukları asılamaktır.

Dogurganlık yasında olan ve özellikle hamile kalmayı düsünen kadınların
doktora basvurmaları ve kızamıkçık kan testi yaptırmaları gerekir. Kan
testi, baska bir MMR asısının gerekip gerekmedigini gösterecektir. Bir
diger MMR asısı yapılmasının gerekmesi halinde, asının koruma
sagladıgından emin olmak için, asının ardından bir kan testi daha
yapılmalıdır. Hamile olan veya iki ay içinde hamile kalmayı planlayan
kadınlara ası yapılmamalıdır. Kadınların her hamilelikten önce, koruma
düzeyinin halen yeterli olup olmadıgının belirlenmesi için, kızamıkçık
kan testi yaptırmaları önemlidir.

MMR ’nin Olası Yan Etkileri
MMR asısının yan etkileri, hastalıkların komplikasyonlarından çok daha
az sıklıkta görülmektedir. En yaygın yan etkiler, kisinin kendisini iyi
hissetmemesi, hafif ates ve muhtemelen asıdan sonra yaklasık altı ile
onbir gün süren döküntülerdir. Bu süre içinde döküntüleri olan kisiler
hastalıgı baskalarına bulastırmaz.
Ası olan kisilerde bazen, asının bilesimindeki kabakulak virüsü
nedeniyle, asıdan yaklasık üç hafta sonra tükürük bezlerinde hafif
sisme görülebilir.
Beyin iltihabı gibi, asının en önemli yan etkisi çok ender olarak
görülmekte ve muhtemelen milyonda bir ya da daha az sıklıkta
olusmaktadır.
Yaygın Yan Etkiler asagıdaki uygulamalarla azaltılabilir:
• Fazla miktarda sıvı içilmesini saglama.
• Fazla kalın giyinmeme.
• Ası yapılan yere soguk, ıslak bir bez parçası koyma.
• Herhangi bir rahatsızlıgı azaltmak için parasetamol alma (ya da
çocugunuza verme)(yasa göre uygun dozda vermeye dikkat ediniz).
Yan etkilerin ciddi olması veya geçmemesi ya da kaygı duymanız halinde, doktorunuza ya da hastaneye gidiniz.

Aşı Öncesi Kontrol Listesi
Sizde ya da çocuğunuzda aşağıda belirtilen durumların olması halinde, aşı olmadan önce bunları doktor ya da hemşireye iletiniz:
. Son bir ay içinde başka bir a. ı olunması.
. A. ı yapılacağı gün hasta olunması.
. Herhangi bir aşıya karşı ciddi yan etkilerin olması.
. Herhangi bir ciddi alerjinin olması.
. Herhangi bir tür steroid ilaç kullanılması (sözgelimi, kortizon gibi).
. Son üç ay içinde gamaglobulin a. ısı veya kan nakli yapılması.
. Bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığın olması ya da tedavinin
uygulanması (sözgelimi, kan kanseri, kanser, HIV/AIDS, radyoterapi ya
da kemoterapi gibi).
. Halen ara. tırmaları süren merkezi sinir sistemiyle ilgili bir hastalığın olması.
. Hamile olmanız veya aşıdan sonra iki ay içinde hamile kalmayı planlamanız.
Aşının farklı bir şekilde yapılması gerekebileceğinden, yukarıda
belirtilen durumların doktor ya da hemşireye iletilmesi gerekir.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:26 pm


KIZIL (SCARLET FEVER)


Streptokoklarların (A grubu beta hemolitik streptokok veya streptokokus
piyogenes (beta mikrobu)) neden olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır.

3-5 günlük kuluçka süresinden sonra aniden yükselen ateş, kusma, boğaz
ağrısı, baş ağrısı, bitkinlik belirtileri ve 12-48 saat sonra cilt
döküntüleri görülebilir. Bazen şiddetli karın ağrısı nedeniyle
apandisit sanılabilir. Ateş 40 C ye kadar çıkabilir ve penisilin
tedavisinden 24 saat sonra normale döner. Ağız içinde bademciklerde,
ağız arka duvarında, dil ve damaklarda renk değişiklikleri görülür. Dil
büyük, ödemli, kırmızıdır, ilk günlerde beyazdır. Şiddetli vakalarda
bademciklerin üzerinde ve ağız arka duvarında zar görülebilir ve
difteriden ayırmak zordur. İlk 1-2 gün beyaz renkli olan dil (beyaz
çilek) daha sonra soyularak kırmızı renk alır (kırmızı çilek).

Üst damak kırmızı noktacıklarla kaplı olabilir. Hastalığın başından
itibaren 12-48 saat içinde ciltte döküntüler başlar. Yüzden başlar, 24
saat içinde bütün vücuda yayılır. Alın ve yanaklar çok kırmızı buna
karşılık burun ile ağzın birleştiği üçgen ve ağız kenarında döküntü
yoktur (ağız kenarı soluktur). Kıvrım yerlerinde (koltuk altı,
kasıklar, diz arkası, dirsek önü) döküntüler üst üste geldiği için bir
çizgi halini alır (pastia çizgisi). Bu döküntüler üzerine
bastırıldığında kısa süre için kaybolur. Şiddetli hastalarda
kabarcıklar şeklindeki döküntüler karında, ellerde ve ayaklarda
görülebilir. Döküntüler başladığı yerden itibaren solmaya başlar ve
şiddetli biçimde soyulmalar olur. Döküntü genellikle bir haftanın
sonunda kaybolur.

Muayene sonucunda kızıldan şüphelenilen hastadan örnek alınarak kültür
yapılır. Ayrıca antistreptozilin (ASO) titresinin 1/200 Todd ünitesinin
üzerinde olması teşhiste yardımcıdır. Anti DNA titresine de
bakılabilir. Kanda beyaz küre artmıştır. Sedimantasyon hızı artmıştır.

Zamanında ve uygun bir şekilde tedavi edilmezse; servikal adenit,
otitis media, sinüzit, bronkopnömoni, mastoidit, septisemi,
osteomyelit, romatizmal ateş, akut glomerulonefrit gelişebilir.


TEDAVİ

Penisilin tedavide ilk seçenektir. Allerjisi olanlara Eritromisin ve
Sefalosporinler kullanılabilir. Genellikle 10 günlük tedavi yeterlidir.
Derideki döküntüler için merhem ve losyonlar doktorunuz tarafından
önerilebilir.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:27 pm


KOLESTEATOM


Kolesteatom mastoid çıkıntının ve orta kulağın rahatsızlığıdır. Östaki
borusunun tıkanması sonucu orta kulakta hava basıncı düşer ve kulak
zarı içeri doğru çöker. Bu durum kulak zarındaki bir delikten kulak
kanalı derisinin orta kulağa doğru ilerlemesi nedeniyle de olabilir.
Normalde atılacak olan deri hücreleri (epitelial hücreler) orta kulakta
tutulur ve burada bir kist veya kolesteatom denilen bin tümör
oluştururlar. Kolesteatom bu bölümü çevreleyen kemikleri aşındırır ve
orta kulaktaki ufak kemiklere zarar verir.

Belirtiler

- işitme kaybı

- Kulaktan cerahat akması

- Baş ağrısı veya kulak ağrısı

- Baş dönmesi

Bazı vakalarda bu doğuştan vardır. Gelişme sırasında deri hücreleri
kulak zarının gerisinde sıkışıp kalmıştır. Kolesteatom eğer bir çocuğun
kulağında oluşursa, çabuk büyür. Yetişkinlerde bu problem yavaş ilenler.

Teşhis

Doktorunuz kulağınızı otoskopla, kulak kanalının bütününü görmesini
sağlayacak bir ufak aletle, muayene eder ve kulak enfeksiyonu geçirip
geçirmediğini öğrenmek ister. Eğer bir kolesteatomdan şüphelenirse,
sizi bir kulak-burun-boğaz uzmanına gönderir. Böylece daha geniş bir
muayeneden ve işitme testinden geçersiniz.

Kolesteatom selimdir, başka yerlere yayılmaz. Ancak kalıcı işitme
kaybına neden olabilir. Ayrıca yüz sinirlerini etkileyebilir ve tedavi
edilmediğinde nadiren menenjite sebep olabilir.

Tedavi

Bu durum kroniktir ve ancak ameliyatla geçer. Kolesteatom küçükse daha
basit (minör) bir ameliyatla alınır. Daha büyük ve ilerlemiş bir
kolesteatom orta kulak kemiklerindeki bozuklukların giderilmesi için
daha büyük çapta bir ameliyat veya ameliyatlar dizisi gerektirebilir.
Bu uygulama kistin tüm parçalarını alabilmek için çok titiz çalışma
gerektirir. Kist tekrar oluşabilir onun için tekrar tekrar ameliyat
gerekebilir.

İşitmeyi sağlayabilmek için orta kulak kemiklerinin yeniden yapılması
da ameliyata dahil olabilir. Orta kulağı yeniden şekillendirmek için
başka kimselerin kulak kemikleri veya yapay (prostetik) gereçler
kullanılabilir.

Şiddetli vakalarda radikal (kökten çıkaran) mastoidektomi yapıp belli
aralıklarla temizlenebilecek bir bölüm bırakmak uygulanabilir bir
seçenektir. Bu metot kemikleri tedavi etmez ve işitme kaybını düzeltmez.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:27 pm

KOLOBOM (COLOBOMA)


Kolobom; gözle ilgili herhangi bir oluşumun (göz kapağı, retina,iris
gibi) doğumsal gelişim kusurudur. Genelde yarık şeklinde kendini
gösterir. Gözün embriyolojisinde 4 haftalık fötus evresinde, gözü
oluşturmak üzere ön beyinden çıkıntı yapan parçacık, gözün küresel bir
yapıya dönüşmesi için kendi içine çökerek birleşir. Bu kapanma
(birleşme) kusurları kolobom olarak bilinir. Durumun ağırlığına göre
retina, makula, optik sinir, koroid, lens, iris, kapak kolobomu tekil
olarak veya birkaçı bir arada ortaya çıkabilir. Ancak olay herzaman
gözlerde belirgin bir yarık şeklinde algılanmamalı, göze ait herhangi
bir oluşumun gelişiminin tam olarak tamamlanmadığı şeklinde
algılanmalıdır.

Koloboma neden olarak ailevi geçiş kesin bir neden olarak
saptanmamıştır ancak, hastalıkların belirli kromozomal hastalıklarla
ilgili olduğu bilinmektedir. Schmid Fraccaro sendromu, Trisomy 18 (E-
sendromu) gibi kromozomal hastalıklarda kolobom meydana gelebiir.

Sebebi açıklanamayan tüm doğumsal anomalilerde olduğu gibi, ailevi risk olup olmadığı dikkatlice araştırılmalıdır.

Kolobomun etkileri hastalığın şiddetine ve problemin yerine bağlı olarak değişir. Açıklık genelde gözün alt kısmındadır.

Lens kolobomu; eğer büyükse iris ve koroid tabakada kusurlara eden
olabilir ve retina tabakasında yırtılma meydana gelme olasılığını biraz
arttırır. Şiddetli olgularda, gözün büyüklüğünde azalma meydana
gelebilir. Buna mikroftalmus adı verilir. Ancak mikroftalmus, kolobom
olmadan da meydana gelebilir.

İris kolobomu, pupilde anahtar deliği görünümü verebilir. Merkezi görmede hasar oluşabilir.

Bazı kolobom olgularında, nörolojik ve kromozomal problemler de var
olabilir. Bunlardan birisi son derece nadir görülen CHARGE hastalıklar
grubudur. (C - Coloboma; H - Heart defects (kalp problemleri); A -
Atresia of the choanae (arka burun deliklerinin kapalı olması); R -
Retarded growth and development (büyüme ve gelişme geriliği); G -
Genital hypoplasia (yetersiz cinsel organ gelişimi, inmemiş testis
gibi); E - Ear anomalies (kulak anomalileri)).

Yine küçük göz, fazla parmak ve zeka geriliği koloboma eşlik edebilir.
Görme yeteniğinde azalma, nistagmus, şaşılık, fotofobi ve görme alanı
kaybı hastalarda bulunabilir.

Tedavi

Hastalığın durumuna göre tedavi yöntemleri farklılık göstermektedir.

Retina dekolmanı (ayrılması) durumunda vitrektomiyi takiben lazer
(argon veya kripton) ile retina altta yatan yapılara tutturulur.

İris kolobomunda, kozmetik amaçla kontakt lensler kullanılabilir.

KOLOBOM KONUSUNDA BİR GÖZ UZMANI HEKİME BAŞVURULMALIDIR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:28 pm


KONJENITAL ADRENAL HIPERPLAZI


Böbrek üstü bezlerinin aşırı büyümesi ve buradaki bazı enzimlerin
eksikliği sonucu meydana gelen bir hastalıktır. Ortaya çıkan bulgular
eksik olan enzime göre değişiklik göstermektedir.




21 Hidroksilaz Eksikliği


Çekinik geçiş gösterir, yani hem anne hem de babanın hastalığı taşıması
gerekir. Konjenital adrenal hiperplazi hastalarının %95 inde bu enzik
eksiktir. 6. kromozomun kısa kolu üzerindeki bir gen hastalıktan
sorumludur. 15000-20000 bebekte bir gözlenir. Topuk kanından alınan kan
analizi ile tanı konabilmektedir. Hastalığın genelde iki tipi bulunur :
tuz kaybettiren tip (%75) ve virilizan (erkeksi özellik veren) tip
(%25).


1) Klasik Tuz Kaybettirici Tip : bu hastalarda kortizol ve aldesteron
enzimi azalmış, ACTH ve 17-OH Progesteron artmıştır. Artmış
andorjenlerden dolayı kızların cinsel organlarının olmasına rağmen
yapışıklık ve anormallik gözlenir ve kız bebekler yanlışlıkla erkek
bebek sanılabilirler. Erkeklerin cinsel organlarında anormallik olmaz.
Tuz kaybına bağlı olarak yaşamın ilk haftalarında aşırı su kaybı ve şok
gelişebilir. Laboratuvarda kan analizi ile tanı konur. Tedavide
kortizon ve fludrokortizon verilir, kızlardaki cinsel anormallikler
ameliyatla düzeltilir.


2) Virilizan 21 Hidroksilaz Eksikliği : Tuz kaybı olmaksızın sadece
androjen artışına bağlı bulgular vardır. Kızlar cinsel organlarında
anormallikle doğarlar. Tedavide kortizol verilir.




11 Beta Hidroksilaz Eksikliği


8. kromozomun uzun kolunda hasar vardır. Bu hastalığı diğerlerinden
ayıran özellik hastalarda tansiyon yüksekliği olmasıdır. Erkeksi
özellikler gelişmiştir. Kanda 11-deoksikortizol ve DOC artmıştır. DOC
tansiyon yüksekliğine neden olur ve tuz kaybını engeller. HAMİLE
BAYANIN İDRARINDA VEYA AMNİYOTİK SIVIDA ARTMIŞ 11 DEOKSİKORTİZOL
SEVİYESİNİN TESPİTİ İLE DOĞUM ÖNCESİ TANI (PRENATAL TANI) MÜMKÜNDÜR.




17 Alfa Hidroksilaz Eksikliği


Bu enzimin eksikliğinde DOC seviyeleri artar ve tansiyon yüksekliği ile
potasyum seviyelerinde düşme meydana gelir. Cinsel hormonların sentesi
yetersizdir ve bunun sonucunda; erkeklerde psödohermafroditizm (yalancı
çift cinsiyet), kızlarda cinsel gelişim geriliği meydana gelir.




3 Beta Hidroksisteroid Dehidrogenaz Eksikliği


Kortizol, aldesteron ve androjen sentezinde azalma vardır. Klasik
tipinde tuz kaybına ek olarak erkeklerde üretra ucunun normalden farklı
olarak penisin üstünde olması (hipospadias) ve erkeksi özelliklerin tam
gelişmemesi (kıllanma, kas gelişimi gibi); kızlarda da hafif derecede
erkeksi özellik gelişimi bulunur. Hastaların bazılarında tuz kaybı
yoktur. Hasta kızlar adet düzensizlikleri ve aşırı kıllanma şikayeti
ile doktora başvurduklarında tanı konabilir. Artmış delta-5 steroidleri
ile tanı konabilir.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:28 pm


KONJONKTIVIT


Konjonktif tabakanın iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bir göz
hasta1ığıdır, Konjonktivitin nedenleri çok çeşit1idir. En sık görülen
nedenler virüsle ilgili iltihaplar ve mekanik tahriş1erdir. Çoğun1uk1a
tüberküloz, difteri ve gonore (belsoğukluğu) gibi hastalıklar sırasında
da konjonktif tabaka iltihaplanabilir.

Belirtileri:

Sabahları gözkapakları çapakla birbirine yapışır. Gözler sulanır ve kızarır. Bazen gözkapağının kenarında arpacık görülebilir.

Tedavi:

İltihabın nedenine bağ1ı bir tedavi yöntemi uygulanır. Eğer mekanik bir
tahriş söz konusuysa, tahriş nedeni ortadan kaldırılır. Genellikle
hastalık her iki gözde birden belireceği için tedavi her iki göze de
uygulanmalıdır. Virüsle ilgili iltihaplarda antibiyotik tedavisi
öngörülür. Göz banyoları çapak o1uşumunu önler ve göz1erin mikroplardan
arınmasına yardım eder. Hasta gözlerin üzerine herhangi bir bandaj
kullanılması uygun deği1dir, ama koyu renkli gözlük kullanılabilir




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:31 pm


KOSTOKONDRIT (TIETZE)

Bu isim Latince deki costa (kaburga) ve Yunancadaki chondros (kıkırdak)
sözcüklerinden gelmektedir. Bu hastalık kaburga kıkırdaklarını tutar.
Kostokondrit, Tietze sendromu adıyla da bilinir.

Belirtiler

- Göğüste ağrı, özellikle göğüs kafesinin önünde

- Göğüs kemiğinin (sternum) çevresindeki dokularda şişme de olabilir.

Ağrı kaburgadaki bir iltihabın sonucu oluşur. İltihabın nedeni, göğüs
kafesine gelen bir darbe olabilir, ancak çoğu kez neden
bilinmemektedir. Ağrı, kaburgaların hareket ettirilmesi ya da hasta
bölgeye doğrudan basınç uygulanmasıyla artabilir.

Ağrı ilk ortaya çıktığında, kalp krizi olasılığı akla gelebileceğinden
endişe duyulmasına neden olabilir. Kostokondrit acil bir durum
değildir, ancak göğüste ani ve şiddetli bir ağrı ortaya çıktığında,
kalp krizi olasılığı nedeniyle hemen doktorunuza başvurun.

Teşhis

Kaburgaların birleşme yerinde, şişme ile birlikte ya da şişme olmadan
oluşan hassasiyet ana belirtidir, ancak, herhangi bir kalp ya da
akciğer hastalığı olmadığından emin olmak için göğüs röntgeni,
elektrokardiyogram ve kan testleri gerekebilir.

Tedavi

Uygun dinlenmeyle, belirtiler zaman içinde ortadan kaybolabilir.
Egzersiz belirtileri şiddetlendirebilir, bu nedenle şikayetleri artıran
hareketlerden kaçının.

ilaç Tedavisi

Aspirin ve diğer antienflamatuar ilaçlar yararlı olabilir. Gerekirse,
hasta bölgeye kortizon gibi steroid bir ilaç enjekte edilebilir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:32 pm


KULAK

İşitme olaylarının alıcı organı olan kulak dışkulak, ortakulak ve içkulak olmak üzere üç bölümden oluşmuştur.

Dışkulak

Kulak kepçesi ve kulak yolundan oluşmuştur. Kulak yolunun içinde koyu
sarı renkli bir madde olan kulak kiri vardır ve görevi kulağa giren
tozları yakalamaktır. Kulak yolunun sonunda, dışkulağı ortakulaktan
ayıran, çok ince ve gergin kulak zarı vardır.

Ortakulak

İçi hava dolu bir boşluktur ve yutağın üst kısmından uzanan östaki
borusu ile hava alır. Ortakulağın hava alması kulak zarının
yırtılmasını önler. Bazı hallerde östaki borusunun içini örten zar
iltihaplanırsa, bu yol kapanır ve işitme biraz güçleşir. Ortakulakta
işitme kemikleri olan çekiç, örs ve üzengi kemikleri bulunmaktadır.
Çekiç kemiği kulak zarına bağlıdır, üzengi kemiğinin tabanı ise
içkulağın kemik duvarı üzerindeki oval pencereye geçmiştir. Örs kemiği
ise bu iki kemiğin ortasındadır. Kulak zarı ses dalgalarıyla titreştiği
zaman kulak zarına bağlı olan çekiç kemiği sarsılır ve böylece işitme
kemiklerinin hepsi titreşime katılarak titreşimleri içkulağa iletirler.

İçkulak

Kemik ve zar dolambaç olarak iki ye ayrılır. Zar dolambaç kemik
dolambacın içine yerleşmiş durumdadır. Kemik dolambaç da kemik dalız,
kemik daire kanalları ve kemik salyangoz olmak üzere üçe ayrılmıştır.
Kemik dalız üzerinde biri oval, diğeri yuvarlak olan iki pencere
vardır. Oval pencereye üzengi kemiğinin tabanı geçmiştir. Yuvarlak
pencere ise, ikinci kulak zarı adı verilen bir zarla örtülmüştür.
Sarmal biçimdeki kemik salyangoz, bir kenarı eksen tarafındaki duvara
yapışık, diğer kenarı serbest olan kemik bir perdeyle iki kanala
ayrılmıştır. Zar dolambacın içi renksiz endolenf (iç lenf) sıvısıyla
doludur. Kemik dolambaçla zar dolambacın arasında ise perilenf (dış
lenf) sıvısı vardır. Zar dolambacın üç-parçalı zar yarım daire
kanalları, tulumcuk, kesecik ve zar salyangoz adını alan dört bölümü
vardır. Zar yarım daire kanalları, kemik yarım daire kanallarının,
tulumcuk ve kesecik de kemik dalızın içine yerleşmiştir ve her üçü de
vücut dengesiyle görevli içkulak parçalarıdır.

Zar salyangoz, kemik salyangozun içindeki yarım perdeyle ona karşı olan
duvar arasından dolandığı için bütün salyangozda üç kanal oluşur. Bu
kanallardan birincisi, zar salyangozun kendi içindeki kanaldır. Zar
salyangoz kanalı adını alan bu kanalın içinde, asıl işitmeyle görevli
olan korti organı bulunmaktadır. İkinci kanal, kemik salyangozu dalıza
bağlayan dalız kanalı ve üçüncü kanal ise, kemik salyangozdan yuvarlak
pencereye giden yuvarlak pencere kanalıdır.

Asıl işitmeyle ilgili yapı korti organıdır. Korti organında işitme
sinirlerinin dağıldığı, üzerlerinde titrek tüyler bulunan işitme
hücreleri vardır. Bu hücrelerin sayısı yaklaşık 16-20.000 kadardır.
Korti organının en önemli ve üzerinde durulacak bölümü, bu organı örten
ve bir kenarı serbest olan örtü zarıdır. İçkulakta iki türlü sinir
vardır. Birincisi, korti organının işitme hücrelerinde sonlanan işitme
siniri, ikincisi, zar yarım daire kanalları, tulumcuk ye kesecikte
sonlanan denge siniridir.

Duyma olayı

Kulak kepçesiyle toplanarak kulak yolu aracılığıyla kulak zarına gelen
ses dalgaları kulak zarını ve kulak zarı da işitme kemiklerini
titretir. Bu titreşimler üzengi kemiğinin bağlantısı nedeniyle oval
pencereden kemik dolambaç içindeki perilenf sıvısına geçer ve böylece,
zar salyangozunun endolenf sıvısında ve dolayısıyla korti organmın
işitme hücrelerinde sarsıntı oluşur. Bu sarsıntı sırasında işitme
hücrelerinin tüyleri, üzerinde saçak gibi yer almış olan örtü zarına
çarpar. İşitme hücrelerinde oluşan bu, uyartı işitme siniri tarafından
beyne ulaştırılır. Özetle, asıl işitme organı salyangozdur. Zar
dolambacın bölümleri olan ve dengeyi sağlamakla görevli bulunan
tulumcuk ve kesecik tabanında, zar yarım daire kanallarının dip
bölümlerinde, duyu hücreleri, yani denge organları vardır.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:33 pm

KULAK BUYUKLUGU


Uzağa taşan kulaklar başa yapışan kulaklardan ne daha iyi ne de daha
kötü duyar. Onun için bu daha çok kozmetik (yüz ve cilt güzelleşmesi)
bir problemdir ve nadir olarak görülür. Baştan uzaklık mesafesi azdan
çok fazlaya kadar değişebilir. Bazı durumlarda kepçe kulak hissi bir
problemin kaynağı olabilir. Utanma, alay konusu olma veya beğenilmeme
gibi duygular gelişebilir.

Belirtiler : Anormal sayılacak kadar baştan uzağa (taşan) kulaklar

Tedavi

Kepçe kulakla ilgili yanlış bir düşünce de geceleri kulakları başa
bağlayarak veya bantla yapıştırarak yatırabileceklerine inanmaktır. Bu
uygulama problemle ilgili bir şeyler yapıldığı için rahatlatıcı
olabilir, fakat netice vermez. Orta derecede kepçe kulağı olanların saç
modellerini değiştirip kulağa daha az ilgi çeken bir modeli
uygulamaları daha etkili yaklaşım olabilir.

Ameliyat

Kepçe kulak basit bir cerrahi uygulamayla düzeltilebilir. Cerrah
kulağın arkasında dilinin kıvrıldığı yerin yakınını yarar. Bir çubuk
(ince, uzun parçalı) deri ve bazı durumlarda kıkırdak kesip çıkarır.
Kulağı başa doğru çekip yarığı kapatır. iz kulağın arkasında kalır.
Ancak bu uygulama 4 yaşından küçük çocuklarda yapılmamalıdır.

Kulakları hala gelişme safhasındadır. Alay edilmeyi önlemek için tam okula başlamalarından önce yapılır.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:35 pm


KULAK CINLAMASI (TINNITUS)

Kulak çınlaması etrafta gürültü olmadığı zaman duyulan rahatsız edici
sestir. Bu hem herhangi bir kulak rahatsızlığının hem de kalp
damarlarına bağlı hastalıklar ve kansızlık dahil başka hastalıkların
belirtisi olabilir. Bu seslerin duyulmasına neden olan mekanizma
anlaşılamamıştır. Kulak çınlaması ekseriyetle işitme kaybına bağlıdır.

Belirtiler

- Kulakta zil, uğultu, ıslık gibi sesler duymak.

- işitme kaybı.

Teşhis

Kulaklarınızdaki zil sesi, vızıltı ya da benzer seslerin görünürde bir
kaynağı yoksa, muhtemelen kulak çınlaması sorununuz vardır. Bu gibi
sesler ara sıra ya da sürekli olabilir ve ses yüksekliği
değişebilir;kalp sesleriyle de eşzamanlı olabilir.

Kulak çınlamasında,doktorunuz önce enfeksiyon, kulak tıkanması,
otoskleroz, menier hastalığı, akustik travma, irsi sağırlık ya da iş
şartlarının neden olduğu işitme kaybı gibi bozuklukların varlığını
araştıracaktır.

Doktorunuz kulağınızdaki sesin nedenini belirlemek için bir dizi test
yapabilir; kulağınızı muayene ettikten ve işitme testlerini yaptıktan
sonra bilgisayarlı tomografi çekilmesini de önerebilir.

Tedavi

Kulaktan gelen sesler çok rahatsız edicidir, fakat kendi başına sağlığı
tehlikeye sokmaz. Bazı vakalarda çınlama hemen tedavi edilir ve geçer.
Kulak salgısı, yabancı bir madde veya orta kulak iltihabı böyle
vakalardır. Neticede işitme kaybı ekseriyetle ortadan kalkar. Ancak
birçok olayda belirtiye neden olan etkenin tedavi edilmesi çınlamayı
kesebilir de kesmeye-bilir de, çınlamayı durdurmanın bir yolu
bulunamadığında müzik sesi ile (örneğin geceleri saatli radyoyla) veya
bazı vakalarda kulak çınlaması maskesiyle (işitme aleti gibi kullanılan
ve kulakta duyulandan daha hoş sesler çıkaran alet) bu ses
bastırılabilir. işitme özürlülerde kullanılan alet çevredeki sesleri
yükselttiğinden çınlamayı azaltabilir. Eğer kulaklarınız çınlıyorsa
yüksek sesten, nikotinden, kafeinden ve alkolden uzak durun. Bunlar
çınlamayı artırır. Ekseriyetle, bu rahatsız edici duruma katlanmayı
öğrenmek gerekecektir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:36 pm


KULAK ILTIHABI (AKUT)


Akut kulak iltihabı (otitis media) dört temel şekilde olur. Seröz
otitis media (sulu kulak iltihab) akıntılı otitis media, akut pürülan
otitis mefia (akut cerehatlı kulak iltihabı) ve sekretuar otitis media
(salgılı kulak ilthabı). En hafif tür olan (seröz) sulu kulak
iltihabında orta kulakta sıvı birikir. Bunun nedeni östaki borusunun
kapalı olması veya orta kulakta aşırı miktarda sıvı salgılanmasıdır.
Rahatsızlık duyulabilir ve geçici olarak işitme kaybı olur, ancak
genelde enfeksiyon yoktur.

Belirtiler

- Kulakta doluluk hissi

- Şiddetli kulak ağrısı

- Yüksek ateş ve üşüme

- Bulantı ve ishal

- işitme kaybı

İkinci türde (akıcı maddeli kulak iltihabında) hem sıva hem enfeksiyon
vardır. Bu ekseriyetle üst solunum yolları enfeksiyonu, adenoid
büyümesi veya her ikisiyle birlikte ve onlarla ilgili olarak gelişir.
Bu kulak iltihabı üçüncü tür kulak enfeksiyonuna ve en tehlikeli an
akut cerahatlı (pürülan) kulak enfeksiyonuna neden olur.

Bu üçüncü türde orta kulak cerahatla dolar ve cerehatın basıncı kulak
zarını patlatabilir. Neticede kan ve cerahat akar. Akut cerahatli kulak
iltihabı en çok çocukları etkiler. Enfeksiyon virütik de olabilir.
Bakteriden de kaynaklanabilir.

Bazen kulak iltihabı uzun sürdüğünde veya tekrarlandığında orta kulak
civarındaki hücrelerde değişme görülür. Bu hücreler daha koyu bir sıvı
salgılamaya başlarlar. Netice salgılı (secretory) kulak iltihabıdır.

Teşhis

işitme kaybı ve ateşle birlikte kulakta keskin bir ağrı, otitis
medyanın (orta kulak iltihabı) belirtileri olabilir(Eğer bir kulak
iltihabı varsa bebekler sürekli ağlar ve hasta kulağı çekiştirirler).
Gecikmeden doktorunuza başvurun. Doktorunuz hastalık etkenini
belirlemek için bir kültür örneği alarak laboratuvara göndere-bilir.

Sulu veya salgılı (kalın sıvılı) kulak iltihabı rahatsız edici
durumlardır, ancak kalıcı işitme kaybı doğurmazlar. Kulak iltihabının
daha ciddi an türleri gerektiği gibi tedavi edilmezler ise enfeksiyon
mastoid çıkıntısına yayılabilir ve nadiren de iç kulağa geçer. Kulak
zarı orta kulak kemikleri veya iç kulak yapısı zarar görürse, kalıcı
işitme kaybı olabilir.

Tedavi

Doktorunuzu görünceye kadar akut kulak iltihabının sebep olduğu ağrıyı
bir miktar azaltabilirsiniz. Aspirin veya başka bir ağrı kesici
alabilir ve ısıtılmış (ılık) ufak bir yastığı kulağınızın üzerine
koyabilirsiniz.

İlaç Tedavisi

Berrak sıvı biriken orta kulak iltihabında (seröz otitis mediya),
doktorunuz burundan daha rahat nefes alabilmeniz ve östaki borusundan
orta kulağa g den hava miktarını artırmak için, dekonjestan (salgı
azaltıcı) bir burun damlası verebilir. Akut ve cerahatli ortakulak
iltihabında da antibiyotik tedavisi yapabilir. Eğer iltihap geçmiyorsa
tedaviye başka antibiyotikler de eklenebilir

Eğer bur n akıntısı ve çeşitli burun alerjileri orta kulak iltihabının
gelişmesine katkıda bulunuyorsa, doktorunuz burun damlası ve
antihistaminik ilaçlar verebilir.

Ameliyat

Eğer kulak zarı üzerinde fazla basınç varsa, zar cerrahi müdahale ile
açılıp (myringotomi) basınç giderilir. Çocuklarda bu uygulama hastanede
genel anestezi altında yapılır. Kulak zarı 1-2 hafta içinde kapanır.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:37 pm


KULAK ILTIHABI (KRONIK)

Akut kulak iltihaplarından herhangi biri -sulu kulak iltihabı,
dökülebilen (akıcı) maddeli kulak iltihabı, akut cerahatli kulak
iltihabı ve salgılı kulak iltihabı- kronik kulak iltihabına
dönüşebilir. Bir kronik kulak iltihabı (chonic otitis media) akut kulak
iltihabından daha tehlikelidir, çünkü ağır ve uzun süren etkisi kalıcı
yıpranmaya neden olabilir. Akut bir enfeksiyon hemen gelişir ve çabuk
tedavi olur. Kronik durum ise hemen hareket geçirecek kadar rahatsızlık
vermez ve hastalık yerleşinceye kadar fark edilmeyebilir.

Belirtiler

- Kulak ağrısı

- Belirli aralıklarla kulaktan cerahat gelmesi.

- işitme kaybı

Kronik sulu kulak iltihabı burnun en gerisindeki adenoidin ısrarla
şişmesi veya iltihaplanması nedeniyle olabilir. Şişme östaki borusunu
tıkar. Adenoid problemleri ekseriyetle çocuklarda görülür.
Yetişkinlerde olmasının sebepleri östaki borusunun tekrar tekrar
tıkanması veya önceki enfeksiyonlar nedeniyle östaki borusunda arızalar
kalmış olması veya burnun ve boğazın gerisinde kitleler bulunmasıdır.
Kronik akıcı maddeli kulak iltihabı ve kronik cerahatli kulak iltihabı
daha ciddi vakalardır. ilk akut enfeksiyon bazı durumlarda tedavi
yapılsa bile, tamamen kurumaz ve bu enfeksiyon düşük bir seviyede
varlığını sürdürürse kronik enfeksiyona dönüşebilir. Bu tür bir
enfeksiyon, mastoid çıkıntısına, kulağın arkasındaki kemiğe
yayılabilir. Mastoid çıkıntısındaki enfeksiyonu kökünden kurutmak daha
zordur.

Bazen ilk akut enfeksiyon tamamen yok edilebilir, fakat yeri ileride
enfeksiyon oluştuğunda cerahat kulak zarının delinmesine ve orta
kulaktaki ufak kemiklerin zarar görmesine neden olabilir.

Teşhis

Eğer kulağınızdan cerahat geliyorsa ve kulak ağrısı veya işitme kaybı
belirtileri duyuyorsanız, doktorunuzu görün. Enfeksiyonun kaynağını
bulmak için kulağınızı otoskopla muayene edecektir. Ayrıca enfeksiyonun
mastoid çıkıntısına yayılıp yayılmadığını belirlemek için radyolojik
muayene veya CT (bilgisayarlı tomografi) isteyebilir.

Kronik salgılı kulak iltihabına sık rastlanmaz. Rahatsız edici olmakla
birlikte genelde kalıcı zararlar vermez. Cerahatlı kulak iltihabı ise
tedavi edilmediği zaman kalıcı işitme kaybına neden olabilir.

Tedavi

İlaçla Tedavi

Kronik sulu veya salgılı kulak iltihapları eğer burun tıkanmaları veya
burun alerjilerine bağlıysalar antihistamikler veya açıcı ilaçlarla
(dekonjestan) tedavi edilirler. Kronik akıcı maddeler veya cerahatlı
kulak iltihaplarına ekseriyetle ağızdan alınan antibiyotikler
uygulanır. Eğer kulak zarı sağlamsa kulak damlaları etkili olamaz,
çünkü enfeksiyon bölgesine erişmezler.

Ameliyat

Eğer durum iyiye gitmezse ve problemin nedeni adenoidler ise doktorunuz cerrahi yolla adenoidlerin alınmasını önerebilir.

Bu problemi tedavi etmenin diğer bir metodu da kulak zanından içeri bin
tüp sokup iltihabi boşaltmaktır. Tüm tedavi süresince kulaklar
ıslanmamalıdır. Bu herkes için özellikle, çocuklar için çok zordur.

Eğer kronik sulu veya cerahatli kulak iltihabi şikayetiniz varsa ve
mastoid çıkıntısı enfeksiyon kapmışsa, doktorunuz mastoidektomi
önerebilir. Bu enfeksiyonun tekrarlanmasını ve yayılmasını önlemek için
mastoid çıkıntısının alınması ameliyatıdır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:41 pm


KULAK KIRI (BUSON)

Dış kulak kıl folikülleri (keseleri) ve cerumen denilen salgıyı üreten
bezlerle doludur. Bu tüyler ve salgı, dışardan gelen tozu ve yabancı
maddeleri tutan, kulağa girmelerini önlen. Böylece kulağın hassas
mekanizmasını konur. Normalde biriken az miktar salgı (kir) kulağın
girişine doğru ilerler ve düşer ya da yıkanma sırasında alınır.

Belirtiler

- Kısmi işitme kaybı

- Bir veya her iki kulakta zil sesi

- Kulak ağrısı

- Kulak veya kulaklar tıkanmış hissi duymak.

Kanalda yeni salgı yapılır ancak bazı kimselerde aşırı miktarda
salgılama olun. bu salgı fazlası sertleşir ve kulak kanalını tıkar.
işitme kaybının en yaygın sebeplerinden bini ve her yaşta görüleni
salgı tıkamasıdır.

Teşhis

Eğer haftalar veya aylar boyu artan işitme kaybınız varsa kulakta
doluluk hissi, kulak ağrısı ve kulakta zil sesi duyuyorsanız doktora
gidin. İlk yapacağı iş kulakta salgı tıkaması (kir) aramaktır.

Tedavi

"Dirsekten küçük hiçbir şeyi kulağa sokma" diye bir söz vardır. Kulak
kanalı çok hassastır, pamuklu kulak temizleyicisi, tokaları, bükülmüş
kağıt parçaları gibi maddelerle karıştırılırsa kolayca zarar görebilin.
Ayrıca, bunlar ekseriyetle problemi çözmez kini çıkarmaz ancak kanalı
zedeler. Birikmiş salgıyı (kini) çıkarmanın daha iyi yolları vardır.

Normal bir kulakta birkaç damla bebek yağı, (baby oil) mineral yağı
veya gliserin bir damlalıkla kulağın içine damlatılınca, kuru salgı
yumuşar. Üç beş gün boyu günde iki defa birkaç damla kullanılır.

Kurumuş salgı (kir) yumuşayınca aşağıda anlatılan metotla onu
çıkarabilirsiniz. Bir tası vücut ısısında suyla doldurun (eğer su soğuk
veya sıcak olursa, şiddetli fakat kısa bir baş dönmesi yapabilir).
Başınız dikken kulağınızın üst kısmını yakalayıp yukarı doğru çekin
diğer elinizle suyu ampul biçiminde lastik haznesi olan şırıngayla
kanala fışkırtın. Sonra başınızı eğip suyun lavaboya veya bir tasa
boşalmasını sağlayın.

Genellikle tıpa şeklinde olan kuru salgının (kinin) düşmesi için kulağa üç beş defa su fışkırtmanız gerekebilir.

Dış kulağı bir havluyla kurulayın. Dış kanalda kalmış olabilecek suyu
bir saç kurutma makinesiyle kurutabilirsiniz. Doktorunuz da buna benzer
bir yol kullanarak kuru salgıyı çıkaracaktır veya küret (kaşık şeklinde
kazıma aleti) denen bir aletle kazıyabilin. Bazen de emici bir cihazla
onu çeker.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:41 pm

KULAK KISTLERI VE TUMORLERI


Yağ (sebase) kistleri,deri bezlerinin ürettiği peynirsi bir maddeyle
dolu keseciklerdir. En sık geliştiği yerlerden biri kulağın arkası ya
da kafa derisidir. Yağ kistleri selimdir ve genellikle farkına varılmaz.

Belirtiler

-Kulak kanalında ya da kulağın önünde veya arkasında kitle.

-Kulak kirinin birikmesi.

-Kulakta rahatsızlık hissi.

-İşitme kaybı.

Kemiğin aşırı büyümesi de kulak kanalının selim tümörlerine(ekzositoz)
neden olabilir. Bütün tümörler kulak kanalını tıkayacak kadar
büyüyebilir ve böylece kulak salgısı birikerek işitmeyi etkileyebilir.
Bununla birlikte egzositozlar çok yavaş büyür ve çoğu kez herhangi bir
soruna neden olmazlar.

Teşhis

Sık olarak sizde kist olduğunun farkına varmazsınız. Kulağın
arkasındaki kemik çıkıntısının üzerinde ya da kulağın önünde yumuşakça
bir kitlenin varlığının farkına varabilirsiniz. Kulağın dışındaki bu
tür kistler nadir olarak rahatsızlığa neden olsalar da bazen mikrop
kapabilirler. Bu tür kistlerde ağrı olmaya başlarsa doktorunuza
başvurun;muhtemelen bir antibiyotik yazacaktır.

İnsanlar çoğu kez selim tümörlerin de farkına varmazlar ve kemiksi ya
da siğilimsi büyüme genellikle herhangi bir soruna neden olmazlar.
Bununla birlikte ara sıra bu tür bir büyüme kulak kanalını kısmen
tıkayabilir. Eğer kulağınızda ağrı başlar ya da işitmenizde azalma
olursa doktorunuza başvurun. Doktorunuz otoskopla kulak kanalınızı
muayene edecektir.

Tedavi

Bir selim tümör dış kulak kanalını tıkayacak kadar büyürse,doktorunuz
cerrahi yolla çıkarılmasını önerecektir. Girişim küçük bir ameliyattır
ancak egzositozun üstünü örten derinin yerinde bırakılması gereklidir
çünkü bu deri,enfeksiyona yerine gelişebilecek deriden daha
dirençlidir. Selim tümörler ve kistler genel sağlık sorunlarına neden
olmazlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:42 pm


KULAK LABIRENT ILTIHABI

Labirent iltihabı, iç kulağın dengeyi ve işitmeyi kontrol eden sıvı
dolu bölümü olan labirentin iltihaplanmasıdır. Enfeksiyon bakteriden
(akut kulak iltihabı veya cerahatlı menenjit in yayılması sonunda) veya
virütik menenjit sonrası meydana gelebilir. Bakteriden kaynaklanan
enfeksiyonun neden olduğu işitme kaybı giderilemez.

Belirtiler

- Aşırı baş dönmesi (denge kaybı olun yada siz veya oda dönüyor hissi gelin).

- Bulantı, kusma

- Gözlerin kontrol dışı hareketleri.

Teşhis

Eğer bulantı, baş dönmesi hissediyorsanız, gözleniniz bin yana kayıyor
ve sonra yerine dönüyorsa ve bin kulağınızda tamamen işitme kaybı
varsa, bu labirent iltihabı olabilir. Doktorunuz kulağınızı muayene
edecek ve yakında orta kulak iltihabı geçirip geçinmediğiniz dahil
olmak üzere, bazı sualler soracaktın. Labirent iltihabı belirtileri
korkutucu olabilir, ancak doğru tedavi uygulandığında bu durum
tehlikeli değildir.

Tedavi

Eğer bakteriden kaynaklanan labirent iltihabınız varsa, doktorunuz
antibiyotik verecektir. Hem bakteriden hem virüsten oluşan labirent
iltihabında bir bulantı kesici ilaç ve bin sinirleri yatıştırıcı ilaç
verilebilir. Bu baş dönmesini olumlu etkiler. Üç beş gün yatak
istirahati gerekir.

Baş dönmesinin şiddeti üç beş günle bin hafta içinde geçer. Dengesizlik
hissi üç beş hafta hatta aylarca sürebilin. Özellikle ani hareketler
yaptığınızda bu his duyulun. Labirent iltihabı nadiren tekrarlar.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:42 pm


KULAK TUPLERI (COCUKLARDA)

Kulak iltihabını cerrahi metotla tedavi etmenin bir yolu, kulak
zarından ufak bir plastik tüp sokmaktır. Cerahat bu yoldan boşaltılır.
Ancak bu metodu Kulak-Burun-Boğaz uzmanınızla görüşün. Bu uygulamayla
ilgili olumlu ve olumsuz görüşler aşağıda verilmiştir.

Olumlu (Destekleyen)

1. Bu uygulama kulak iltihabı rahatsızlığının sık tekrarlama olasılığını ve şiddeti-

ni ekseriyetle azaltır.

2. işitme duyusu geri gelir.

3. Bu ameliyat orta kulakta ventilasyona (hava akımı, hareketi) neden
olur, böylece hücre cidarlarında uzanan enfeksiyondan meydana
gelebilecek kalıcı değişiklik riski azalır.

Olumsuz (Karşı çıkan)

1. Hastanede kalmak gerekmese de bu uygulama genel anestezi gerektirir

2. Tüp yerleşmişken kulağı su kaçırmamak şarttır.

3. Nadiren kulak zarında şiddetli zedelenme veya kalıcı delik oluşur.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:43 pm


KULAK ZARINDA YIRTILMA


Kulağınıza hiçbir zaman hiçbir şey sokmamanız önerilir. Çünkü bu
harekette kulak zarını parçalama riski vardır. Bazen kulak zarı, pamuk
sarılmış ufak kulak temizleme saplarıyla veya küçük sivri şeylerle
temizlenirken veya kaşınırken delinebilir. Diğer delinme sebepleri
kulağa atılan bir tokat ve patlamalar olabilir. Her ikisi de kulaktaki
hava basıncında ani olarak değişiklik yapar.

Belirtiler

- Kulak ağrısı

- Kısmi işitme kaybı

- Hafif kulak kanaması veya akıntısı.

Orta kulaktaki bir enfeksiyon (bk. Kulak iltihabı) kulak zarında
iltihap yapabilir, hatta zarı kısmen tahrip edebilir. Kulak zarı
delinmesinin en sık görülen sebebi budur. Ufak delikler kapanabilir.
Ancak büyükler kapanmaz ve mikroplu maddelerin orta kulağa girmesine
neden olur.

Teşhis

Eğer kulağınızda bir gün içerisinde,giderek artan bir ağrı ve işitme
kaybı olursa ve bu durumun ardından kulağınızda kanama ve kanama
sonrasında ağrının hafiflediğini görürseniz,kulak zarınız orta kulak
iltihabı sonucu yırtılmış olabilir. Hemen doktorunuza başvurun.

Doktorunuz,kulak kanalının görülmesini sağlayan bir alet olan otoskopla
kulağınızı muayene edecektir; kulak zarınız delinmişse, yırtık alanı ve
orta kulaktaki kemikler (kulak zarının arkasında olan) görülecektir.

Yırtılmış bir kulak zarı,özellikle başlangıçta,çok ağrılı olabilir.
Bazen yırtıklar herhangi bir sorun yaratmadan kendiliğinden
iyileşmektedir; bu durumda işitme kaybı olmamakta ya da çok az
olmaktadır. Geniş yırtıklar tekrarlayan orta kulak iltihabına neden
olabilirler.

Tedavi

Eğer kulak zarınızın yırtıldığından kuşkulanıyorsanız hemen doktorunuza
başvurun, Başlangıçta aspirin veya diğer bir ağrı kesiciyle ağrınızı
hafifletebilirsiniz. Kulağın üzerine konulacak ılık(sıcak değil) ve
kuru bir bez de yardımcı olacaktır.

Doktorunuz, orta kulakta enfeksiyon gelişmesini önlemek için bir
antibiyotik verebilir. Bazen kulak zarı iyileşirken, deliği kapamak
için bir parça plastik ya da kağıt ile yama yapılabilir. Ayrıca
iyileşme sürecinde kulağınızı kuru tutmanız gerekir.

Kulak zarınız genellikle iki ay içerisinde iyileşir. Bu süre içinde
iyileşmezse, doktorunuz yırtığı onarmak için küçük bir ameliyat
önerebilir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:43 pm


KULAKTA KIRECLENME (OTOSKLEROZ)


Otosklerozda (kireçlenmede) iç kulağın kemik duvarı bozulur ve iç kulak
girişinde sünger gibi anormal kemik oluşur. Üzengi kemiği de iç kulağa
ses dalgalarını geçirmek için titreşim yapan ufak kemikten etkilenmiş
olabilir ve hareket edemez. Bu iletişime bağlı işitme kaybı birbirine
bağlı kemikler yoluyla orta kulaktan titreşimleri ileri geçiren
mekanizmanın çalışmamasıdır. İletişime bağlı işitme kaybı, düzelebilir.
İç kulak sinirlerine bağlı işitme kaybı gibi değildir. 0 düzeltilemez.

Belirtiler

- Kulaklardan birinde veya her ikisinde ağır ilerleyen işitme kaybı

- Kulak çınlaması.

Genç yetişkinlerde otoskleroz (kireçlenme) en sık görülen orta kulak
işitme kaybı nedenidir. Otoskleroz Amerikan nüfusunun yüzde onunu bir
dereceye kadar etkiler. Otoskleroz aileden geçer ve erkeklerden daha
çok kadınlar arasında yaygındır. Zencilerden, Amerikan yerlilerinden
(Kızılderililerden) ve Asyalılardan (sarı derililerden) daha çok
beyazlarda görülür.

Belirtiler 15 ila 35 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu durum yavaş
ilerler ve tek kulağı veya her iki kulağı birden etkiler. İşitme kaybı
hafif veya ağır olabilir. Kireçlenmesi olan kadınların işitme kaybı
yüzdesi hamilelik sırasında artabilir. Eğer işitme duyunuz gitgide
zayıflıyorsa, doktorunuzu görün.

Teşhis

Eğer işitme duyunuzun giderek azaldığını fark ederseniz, doktorunuza
başvurun. Doktorunuz kulağınızı muayene edecek, işitme testleri yapacak
ve herhangi bir akrabanızda erken işitme kaybı olup olmadığını
soracaktır.

Otoskleroz genel sağlığı etkilemez ve çoğu zaman iyileştirilebilir bir
hastalıktır. Bununla birlikte, sağırlık duygusal olarak zorlayabilir ve
çevreden uzaklaşmaya neden olabilir.

Tedavi ve Cerrahi Tedavi

Otoskleroz çoğu kez, stapedektomi denilen bir ameliyatla ki bu
ameliyatta, kulak kanalının derisi kesilir ve kulak zarı kaldırılır;
böylece üzengi kemiği çıkarılır ve yerine ince bir tel ya da paslanmaz
çelikten bir protez takılır. Daha sonra kulak zarı eski haline
getirilir ve 1-2 hafta içerisinde iyileşme olur. Bazen üzengi kemiğinin
tabanında küçük bir delik açmak ve protezi yerleştirmek için lazer
kullanılabilir.

Ameliyattan sonra birkaç saat baş dönmesi olabilir, ancak daha sonra
geçer. İşitme yeteneğiniz hızla eski haline gelir ve birkaç hafta
içinde normal etkinliklerinize dönebilirsiniz. Ara sıra orta kulakta
bir kan pıhtısı oluşarak ses iletimini etkiler. Genellikle bu pıhtı
birkaç haftada ortadan kalkar.

Stapedektomi ameliyatı otosklerozlu hastaların çoğunda başarılı olur,
ancak her 100 kişiden bir, ikisinde ameliyattan sonra tam bir işitme
kaybı olabilir. Bu, ameliyattan önce düşünülmesi gereken bir durumdur.
Eğer iki kulağınızda da otoskleroz varsa, önce bir kulağınızdan
ameliyat olmanız, sonucu gördükten sonra ikincisini ameliyat ettirmeniz
daha uygun olur. Eğer iç kulakta bir hasar varsa, stapedektomi
ameliyatı sorunu çözmeyebilir.

İlaç Tedavisi

İlerleyen kemik bozulmalarını ve sünger benzeri kemiklerinn
sertleşmesiyle oluşan işitme kaybını önlemek için sodyum fluorid,
kalsiyum ve vitamin D tabletleriyle tedavi uygulanır. Ancak ne derece
yararlı oldukları konusunda tartışmalar devam etmektedir.

İşitme Aletleri

Otoskleroza bağlı işitme kaybını düzeltmenin bir başka yolu da işitme
aletleridir. Eğer bir veya her iki kulağınızda da kireçlenme
(otoskleroz) varsa, doktorunuz sizi işitme aleti yerleştirmesi için bir
odiolojiste gönderebilir.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:44 pm


LARENJIT (GIRTLAK ILTIHABI)


Larenjit, larynx (ses telleri) in enfeksiyonu veya tahrişidir. Ses
telleri şişer veya tahriş olursa sesler bozulur ve boğuk çıkar, bazen
de anlaşılamayacak kadar hafiftir.

Belirtiler

- Kısık ses,

- Boğazda gıdıklanma ve boğazda kuruluk,

- Sürekli boğazı temizleme ihtiyacı.

Akut ve kronik olmak üzere iki tip larenjit vardır. Belirtiler ve
tedavi her ikisinde de aynıdır. Akut larenjite genelde virüsler sebep
olur ama bakterilerin enfeksiyonuna da rastlanır. Virüs nedeniyle
olanlar tedavisiz geçebilir. Başka bir hastalık sırasında, örneğin
basit üşütme, bronşit, grip, veya zatürree geçirirken de larenjit
olunabilir. Kimyasal maddelerin solunması da kısıklığı veya sesi
kaybetmeye neden olabilir. Kronik larenjit fazla içki veya sigaradan.
sürekli tahriş yüzünden de olabilir.

Teşhis

Larenjitin ilk belirtisi ses kısıklığıdır. Sesteki değişiklikler
enfeksiyonun ya da tahrişin derecesine bağlıdır; hafif bir ses
kısıklığından fısıltı halinde çıkan ses kaybına kadar değişebilir.
Boğazda gıcıklanma olduğu için sık sık boğazınızı temizleme gereksinimi
duyabilirsin iz. Basit larenjit genellikle birkaç günde geçer; 2-3
günde geçmez ya da başka şikayetler de eklenirse doktorunuza başvurun.

Çoğu kişi için larenjit kendiliğinden geçen veya antibiyotik
tedavisiyle düzelen bir rahatsızlıktır. Ses kısıklığı. kronik bronşit,
işyerinin açık ve cereyanlı olması veya alkolizm yüzündense esas neden
düzeltilmelidir.

İlaçla Tedavi

Larenjite bakterinin mi. virüsün mü sebep olduğunu anlamak için
laboratuvar muayenesi gerekir. Bakteriden olduğu saptanırsa antibiyotik
tedavisi uygulanır. İlk tabletlerden sonra belirtilerin hafiflemesi
gerekir. Virüs veya yakıcı yabancı maddelerin solunmasından olan
larenjitte sesinizi dinlendirmeniz, buhar solumanız önerilir. Ilık ve
rahatlatıcı sulu maddeler için.

Kronik larenjitte asıl neden ortaya çıkarılmalıdır. Sigara içiyorsanız
derhal bırakın. Kronik bronşitten olmuşsa, antibiyotikle geçmesi
gerekir. Alerjiden olmuşsa antihistaminik türü ilaçlar almalısınız.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:49 pm


LENF BEZLERININ BUYUMESI


Şişmiş bezeler genellikle vücudun hastalıklara karşı korunma
mekanizmasının iyi çalıştığını gösterir. Fakat aynı zamanda ciddi
hastalıkların da habercisi olabilirler. Bunun ayırdına nasıl
varacaksınız?

Çoğumuz, kulak altında, boyunun her iki tarafında, çene ve koltuk
altlarında büyüyen bezelere yabancı değilizdir. Genellikle şişmiş
bezeler, bölgesel bir enfeksiyonun sonucu oluşurlar. Daha çok koltuk
altı, boyun ve kasık bölgelerinde şişen bezeler, beyaz kan hücreleri ve
vücudu hastalıklara karşı koruyan antikorları içeren bir sıvıyla dolar.

Enfeksiyonlarla savaş

Lenf bezleri bütün vücuda yayılmıştır.Çene altı,kulak arkası,ve kasık
lenf bezleri büyüdükleri zaman belirgin bir hal alır.Buna karşılık daha
derinde bulunan ,göğüs ve karın bölgesindeki lenf bezlerinin şişmesi
özel muayenelerle anlaşılabilir.Normal olarak bezelerin çapı yarım
santimetreyi geçmez, ancak enfeksiyon kaptığınızda, lenf bezleri beyaz
kan hücreleri üreterek zamanla büyür. Bunlar daha sonra kan dolaşımına
katılarak vücuttaki mikroplarla savaşırlar. Bu bir bakıma vücut
içindeki enerji savaşıdır. Genellikle vücudun savunma mekanizması
mikroplarla olan bu savaşı yener. Fakat bütün bu aktiviteler aynı
zamanda hassas ve ağrılı lokal şişmelere de neden olur. Boğazınızda
oluşan bezeler, birkaç gün dinlenmenizi gerektirebilir. Sıcak
içecekler, tuzlu su, antiseptik gargara yapmak boğazınızdaki şişliğin
geçmesine yardım etse de bezeler bir süre sonra kendi kendilerine
kaybolacaktır. Eğer geçmiyorlarsa, ciddi bir enfeksiyon olup olmadığını
öğrenmek için doktora başvurun.

Nedenini öğrenin

Bezeler, lenf bezlerinde beyaz kan hücresi dediğimiz lenfositlerin
göllenmesiyle oluşur. Deri ve solunum sisteminin bazı basit
enfeksiyonları bezelere neden olabilir.Örneğin bademcikler ve apandis
öncelikle lenfatik hücrelerden oluştukları için kolaylıkla
şişebilirler. Lenf bezleri vücudun herhangi bir bölgesinin tahriş
olması veya kesilmesi sonucu enfeksiyon kapmasıyla da şişebilirler.
Örneğin koltuk altınızda beze şişmişse, o bölgeye en yakın olan
kollarınızı ve ellerinizi kontrol edin. Eğer herhangi bir kesik veya
tahriş olmuş yer varsa, o bölgeyi ılık su ve antiseptik ile silin.
Ancak beze iyileşmiyor ve daha da şişerek ateşli bir hal alıyorsa böyle
bir belirtiyi gözardı etmeyerek doktor kontrolüne girin. Çünkü bu durum
ciddi kan zehirlenmelerine de sebep olabilir. Kasıklardaki bezelerse
bacak ve ayaklarınızdaki rahatsızlıkların habercisidir. Bu yüzden
herhangi bir enfeksiyon veya yara olup olmadığını kontrol edin.
Özellikle şeker hastaları bu çeşit enfeksiyonlara yatkındırlar.

Bazı bakteriyel hastalıkların etkisiyle vücuddaki bezeler daha da
yaygın hale gelebilir. Bunun nedeni, vücuttaki bakterilere karşı savaş
veren beyaz kan hücrelerinin sayısı artmasıdır. Ayrıca eklem yerlerinde
oluşan bezeler de büyük bir olasılıkla eklem romatizmasının bir
işaredir. Bu yüzden, sağlıklı bir beden için kadınların göğüslerini
herhangi bir kist olup olmadığını kontrol etmelerine benzer şekilde
koltukaltı ve kasıklarımızı da kontrol etmemiz gerekir.

Günlük hastalıklar

Vücudunuzun herhangi bir yerinde şişlik bulmak belki önemsiz
görünebilir. Özellikle gelişme çağındaki çocuklarda sık sık bezeler
oluşur ve çoğu zaman fiziksel bir halsizlik verir, birkaç gün
dinlenmeyle de geçerler. Bazen şişen lenf bezleri, başlarda
farkedilemeyen ciddi solunum hastalıklarının da habercisi olabilir.
Örneğin göğüste şişen lenf bezleri ancak X ışınlarıyla
görülebildiğinden, tüberkülozun farkedilmesi oldukça güçtür. Ancak
diğer belirtileri izlenebilir; bazen kan kusma, ısı kaybı, kilo vermek,
geceleri terlemek ve boyunda şişen bezeler.

Doktorunuza görünün

Her büyüyen lenf bezi karşısında endişeye kapılmanıza gerek yok.Örneğin
dişiniz apse yaptığında çene altınızda şişen bezeler,veya soğuk
algınlığıyla şişen bademcikleriniz bir süre sonra kendi kendilerine
ortadan kaybolurlar.Ancak hassas ve şişkin bezeler nadiren de olsa
kanserin habercisidir. Kanserli tümörler,komşu lenf bezlerine
yayılarak,şişmelerine neden olurlar. Örneğin sağ göğüsteki kanser
yayılarak sağ koltuk altındaki bezeleri kaplar. Lenf bezleri şekilsel
olarak arttıklarında ağrı da olmasa ihmal etmeden GP nizi çektirin.
Lenf bezi hücrelerindeki anormal çoğalma, bazen Hodgkin adı verilen ve
genç erkeklerde görülen bir hastalığa da neden olabilir. Boyundaki lenf
bezleri zamanla ağrısız olarak şişer. Hastalık ilerledikçe diğer lenf
bezleri grupları da şişerek solunum darlığı,karaciğer ve dalağın
şişmesine neden olur. Erken teşhis edilirse tedavi şansı yüksektir. Bu
nedenlerden dolayı vücunuzun herhangi bir bölgesinde şüpheli bir
şişkinlik olursa, ağrısız dahi olsa takibe alın.

OLASI HASTALIKLAR

• Kulak enfeksiyonları: Orta ve dış kulaktaki enfeksiyonlar, lenf bezlerinin şişmesine ve ateşlenmeye sebep olur.

• Alman Kızamığı: Boyunun arka bölgesinde şişen bezeler, kırmızı isilik
gibi görünen Alman kızamığının habercisi olabilir. Bu çocuklar için
ciddi bir hastalık olmasa da, hamile kadınların geçirmesi oldukça
tehlikelidir.

• Fıtık: Kasıklarda üzerine basıldığında kaybolan yumuşak şişkinlikler genellikle doğuştan gelen bir rahatsızlıktır.

• Kabakulak: Hemen hemen her çocuğun geçirdiği kabakulak hastalığı, tükürük bezlerinin şişmesiyle oluşur.

• Toxoplazma: Bezelerin şişmesiyle görülen bu hastalığa kedi, köpek
gibi hayvanların dışkısından insanlara bulaşan bir mikrop neden olur.
Diğer belirtileri yüksek ateş ve halsizliktir.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:49 pm


LENF VE LENF DAMARLARI(AKKAN VE AKKAN DAMARLARI)


Lenf adı verilen sıvı, kılcal damarlarla hücreler arasında bağlantı
kurar. Sürekli hareket halinde olan lenften hücreler gerekli maddeleri
alırlar ve artık maddeleri lenfe bırakırlar. Sonra lenf, giderek
birleşip kalınlaşan özel kanallarla (lenf kanalları) toplanır. Lenfi
alan ince lenf damarları birleşerek göğüs ve karın boşluğunda yer alan
göğüs lenf kanalını oluşturur. Göğüs lenf .kanalı, omurga boyunca gider
ve içindeki lenfi sol köprücük kemiği altı toplar damarına döker. Baş
ve boynun sağ tarafı ile sağ kol ve göğsün yukarı bölümlerinden lenfi
toplayan ikinci bir kısa lenf damarı olan büyük lenf kanalı daha
vardır. Bu damar da lenfi sağ köprücük altı toplardamarına döker. Lenf
için ikinci bir kaynak da, bağırsaklarda sindirimden oluşan sıvıdır.

Bağırsak tümürlerindeki lenf damarları sindirilmiş yağları alarak göğüs
lenf kanalına verirler. Bu nedenden ötürü, özellikle fazla yağlı
yemekler yenildiğinde, lenfte yağ damlacıkları çok olduğundan, göğüs
kanalındaki lenf, süt gibi beyaz olur. Kasların çalışması, solunum
hareketleri vb. lenf damarlarına değişik ölçülerde basınç yapar ve bu
basınçlar aracılığıyla lenf damarları içindeki lenf ileri doğru
süzülür. Lenf damarlarında bulunan kapakçıklar toplardamarlarda ol..
duğu gibi, lenfin geri akmasını engeller.

Lenf damarları, yolları üzerinde bulunan lenf düğümlerine uğrarlar. Bu
lenf düğümlerine, lenf bezleri adı da verilebilir. Lenfi getiren küçük
birçok lenf damarı lenf düğümünün içine girdiği halde, lenf sıvısı
ancak büyük tek bir damarla düğümden çıkar. Lenf düğümlerine gelen
lenf, düğümdeki sayısız hücrelerin arasından geçerken içinde bulunan
tüm zehirli maddeleri bu hücrelere bırakır. Zehirli maddeleri alan
hücreler bunları zararsız bir hale sokar. Böylece lenf düğümleri
vücudun filtreleri görevini yapar. Lenf düğümleri zehirli maddeler ve
bakterilerin etkisiyle iltihaplanır ve şişer. Koltuk, altında, kasıkta
ve boyundaki lenf düğümleri elle dokunulduğu zaman hissedilebilir. Lenf
düğümlerinde bulunan lenf hücrelerini üretmek görevi dalağındır. Lenf
hücreleri, akyuvarların özel bir şekli sayılabilir. Bazı durumlarda
lenf düğümleri şişip patlayarak dışarıya iltihap akıtır.

LENF BEZLERİ VE DAMARLARI İLTİHABI

Lenfadenit, lenf bezlerinin iltihabıdır. Mikroplara karşı bir süzgeç
görevi yaptığı için kendi bölgelerindeki iltihaplar sonucu şişerler ve
iltihabın şiddetine uyarak patlayıp iltihap akıtabilirler. Lenfanjit,
lenf damarlarının iltihabıdır. İltihaplanmış yaralardan ya da el ve
ayak parmaklarındaki iltihap kaynaklarından başlayarak kol boyunca
yukarı uzanan kırmızı çizgiler halinde belirlenirler.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
asram
asram

Rütbe: Moderatör
Rütbe Kademesi:Moderatör
Üyelik tarihi:28/09/08
Mesajlar:1370
Nerden: Şehr-i Hüzün !
MesajKonu: Geri: A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar ! - Sayfa 6 EmptyPaz Ocak 25, 2009 4:50 pm


LICHEN PLANUS

Lichen planus, nadir görülen, tekrarlayan kaşıntılı döküntüdür.
Karakteristik özelliği ciltte parlak kırmızımsı mor lekeler ve ağızda
gri-beyaz lekelerdir. En büyük çoğunlukla orta yaşta görülür. Ilk atak
haftalarca veya aylarca sürebilir ve ondan sonraki nüksetmeleri
yıllarca devam edebilir. Ağızda kuruluk, ****lik bir tad veya yanmadan
ibaret olan ağız şikayetleri ilk olarak çıkar ve hastalığın tek
belirtileri olabilir.

Bileklerde (kol) bacaklar, gövdede, genital organlarda ağızda ve dudaklarda kaşınan yerler bulunur.

Leichen planusun nedeni bilinmiyor. Nöbetler stresle bağlantılı
görülmektedir. Döküntü, tırnaklarda kabarıklar yapabilir ve ciltte koyu
renk lekeler bırakabilir.

Teşhis muayene veya biyopsiyle konur.

Tedavi

Kortikosteroid merhemler kaşıntıyı rahatlatabilir. Ağır vakalarda kortikosteroid tabletler verilir.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

A'Dan Z'ye Tüm HastaLıkLar !

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
6 sayfadaki 9 sayfası Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hoşgeldiniz :: ––––•(-• Her TeLden •-)•–––– :: SagLık KöşeSi -


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Turkey & MasteRR BeLa
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar